No.88 - Varolmanın dayanılmaz hafifliği...

-
Aa
+
a
a
a

Merhaba kâinat!

Gezegenin (bizimkinin, Dünya’nın) güney ucundan ‘ağır’ bir uyarı geldi. Ağırlık: 500 milyon milyar ton! İşte Güney Kutbu’ndan, bu ağırlıkta ve en az Kıbrıs adası büyüklüğünde bir buz parçası, yaklaşık 1 ay gibi çok çok kısa bir sürede koparak Güney Okyanusu’na yelken açtı. 3250 kilometrekarelik ve en az 200 metre kalınlığındaki, Larsen B isimli buz parçasının bu âni seyri, bilimadamlarının dona kalmasına yol açtı. Şu anda o bilimadamları o buz parçasından daha soğuk durumdalar. Uyarı da şurda: Olup olmadığına bir türlü karar verilemeyen küresel ısınma hakkında çok ciddi bir uyarı olabileceği söyleniyor bu kopuşun. Son 50 yıl içinde bu bölgede 2.5 derece (Celsius) gibi akıllara seza bir ısı artışı olması, baş suçlunun “küresel ısınma” ve bunun baş suçlusunun da modern endüstri medeniyetinin kurucusu biz insanların olduğu yolunda kuvvetli kuşkulara yol açıyor. Bu arada, bir de “hafif uyarı” var bize gene güneyden: B-22 adlı bir buzdağı da kopmuş oralarda. Dünyanın “defrost” olması karşısında ne düşüneceğimize karar vermek için, öncelikle uluslararası bilim camiasının şaşkınlık buzullarının çözülmesini beklememiz gerecek galiba. (Bu dehşetengiz ağırlıktaki “uyarılar” konusundaki haberler için bkz.: BBC, AFP, The Guardian...)

Issız güney kutupları ile ilgilenmiyorsanız, işte size kalabalık ve çok zengin ABD’den bir rekor haberi: Kasım 2001-Ocak 2002 arasındaki son “çeyrek”te Amerika’da 123 yıllık kayıt tarihinin en sıcak dilimi olma rekorunun kırıldığını, bundan önceki ısınma rekorununsa 1999-2000 dönemindeki “çeyrek” e ait olduğunu belirtiyor ABD Ulusal İklim Veri Merkezi (NOAA)...

Tefrikacılarınız, bu ağırlığın altında kalmayıp, hemen başka bir “sıcak nokta”ya koşturuyorlar: Irak’ta sıcak savaş ihtimaline. ABD Başkan yardımcısı Dick Cheney’in, 11 ülkeyi kapsayan “ikna turu”nun son durağı Türkiye ziyaretinden ne çıktığı maalesef anlaşılamadı. Çünkü daha önceki durakların hepsinde yapılan basın toplantısı, basına hiçbir açıklama yapmadan iptal edildi. Cheney’in Türkiye’de sivil otorite ve askeri otorite ile ayrı toplantılar yaptığı biliniyorsa da neler konuşulduğu konusu pek belirli sayılmaz. Ama, resmi ağızlardan söylenen o ki, Irak’a “görünür gelecekte” bir müdahale olmayacakmış.

Bu durumda, Görünür geleceği seçmekte güçlük çeken tefrikacılarınızsa ulusal sınırların dışına çıkarak uluslar arası bir kaynağa başvuruyorlar: Le Figaro’ya. 11 Eylül’den birkaç ay önce CIA bölge yetkilisi ile Usame Bin Ladin arasında Körfez’deki gizli “hastane buluşması”nı kamuoyuna duyurmakla temayüz eden saygın ve muhafazakâr Fransız gazetesi, Cheney ziyaretini, “Ankara Irak’a Karşı Bush’a Vereceği Desteği Pazarlıyor” manşeti ile duyurdu. (Pazarlık mı?) NTVMSNBC’nin de aktardığı bu habere göre: Gazete, Türkiye’nin resmi tezinin, Irak’a bir müdahale yapılmasına karşı olduğunu belirtti... Bunun zaten krizden yeni çıkmaya çalışan nekahatteki ekonomiyi derinden etkileyeceğini yetkililerin belirttiğini yazdı. Ama, bir şey daha yazdı gazete: Türk Genelkurmayı’na “yakın kaynaklar”a dayanarak, askerlerin bu konudaki düşüncelerini aktarıyor: Amerika’ya hayır demek hata olur, operasyonu tartışmalı ve 1926 anlaşmasının yeniden işlerlik kazanmasını talep etmeliyiz” dediklerini diyor gazete. Yani Musul ve Kerkük petrol gelirlerinden 25 yıl süreyle yüzde 10 pay karşılığında Irak’ın vurulmasına destek. Ayrıca, askerlerin, bağımsız güce sahip olduklarını vurguladıklarını ve Irak’taki Kürt ve Türkmenlere otonomi verilmesini istediklerini de yazdı. (Daha ilk tefrikadan başlayarak bu konudaki William Safire yazılarını, CIA’dan James Woolsey önerilerini size sunmuştuk, hatırlarsanız.) Le Figaro, şu an itibariyle Bülent Ecevit’in böyle bir müdahaleye kesinkes karşı olduğunu, ama Türkiye’deki şahinler kanadının “generallerin ona fikrini değiştirtmesi gerektiği”ni söylediklerini belirtiyor. Yani, döndük dolaştık, güvercin-şahin meselesine geldik gene dostlar... Kuşların tüylerini birbirinden ayırdetmek için şahin gibi gözlere sahip olmalı, ama bizde öyle göz ne arar? Üstüne üstlük, bu gözler biraz da şaşı bakıyor (hadi şehlâ diyelim): Tefrikacılarınızın bir gözü Güney Kutbu’nda, diğer gözüyse Musul’da çünkü...

Devamı yarın...